Yaz aylarında kışa göre daha çok kitap okuduğumu itiraf etmeliyim. Hazır kitap okuma iştahım açılmışken okumak istediğim kitapları sıraya dizdim. Mesela Tutunamayanlar - Oğuz Atay , Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez, Madde 22 - Joseph Heller ..
Malesef yine bu kitaplar sıraya girmekle kaldılar. Ben ise üç adet birbirinden güzel kitap bitirdim ve dördüncüye başladım . Tabii yaz başı heveslendiğim kitaplar değiller. Neden böyle? Planlayınca olmadığı gibi okunmuyor da.
Önereceğim kitapların burada uzun uzun karakterlerinden veya konusundan bahsetmeyeceğim. Neden okunulması gerektiğine belki değineceğim. Elinize aldığınızda pişman olmayacağınız kitaplar. Ele kitap alınınca pişman olunmuyor aslında da bazen ele yapışıyor ya bunlar onlardan değil, onu diyorum.
Kızıl Nehirler - Jean-Christophe Grange
Gerilim türünde Stephen King'ten sonra en sevdiğim yazar oldu. Kitap resmen bir solukta okunacak cinsten. Merakla diğer sayfayı çeviriyor, ara veremiyorsunuz. Böyle de kitabı keyifle değil de büyük bir hırsla okuyorsunuz. İnsan yoruluyor. Ama sonuna geldiğinizde aldığınız o haz her şeye değiyor.
Kitap bittiğinde diğer polisiyeler gibi olmadığını anlayacaksınız. İyi düşünülmüşten ziyade araştırması muntazam yapılmış bir kitap. Hiçbir açık hiçbir soru işareti kalmıyor kafanızda.
İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali
(Serzeniş)Şu çook meşhur Kürk Mantolu Madonna kitabının yazarı hani. Bu yazarın başka kitapları bile var bakınız . Yeter artık instagram sayfalarını doldurdunuz. Artık başka kitaba geçiniz. Sabahattin Ali'den dahi soğuttunuz.
İçimizdeki Şeytan tam ismi ile uyuşuyor. Öyle çok beğendim ki. Sıradan hayatlarımızı alıp öyle güzel bir roman oluşturmuş ki zat-ı muhterem. Gel-gitlerimiz, adlandıramadığımız hislerimiz, kalbimiz ve aklımız arasında kaldığımız anlar... bu anların bir toplamı gibi -İçimizdeki Şeytan.
Kitaptan öğrendiğim bi gerçek ise;
- Neyin doğru neyin yanlış olduğunu karıştırdığımız zaman İçimizdeki Şeytan'ın izindeyiz demektir. -
Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında - Haruki Murakami
Murakami'nin kalıplaştırdığı bir tarzı olduğunu düşünüyorum. İki kitabını okudum sadece ve şu kanıya vardım; "Müzik, aşk, küçük yaşta oluşan travmalar... bunların üstünde ilerliyor kitabı". Kısacası romanlarının benzerliklerinin çok bariz olduğunu düşünüyorum. Bir kitabını daha okuyacağım "Sahilde Kafka" eğer yine aynı hisse kapılırsam. Dördüncüsünü okumayacağım. Evet içindeki her cümle insanın içine işliyor. Karakterin hissettiği veya düşündüğü en az bir şeyi eminim siz de düşünmüşsünüzdür. İşte! diyorsunuz tam tamına böyle hissediyorum.
-"Korkuyorum" dedi "Bu aralar kendimi kabuksuz bir salyangoz gibi hissediyorum" (syf.28)
-Muhtemelen sınırın güneyinde bulabileceğiniz bir kelimedir. Ama asla ve asla güneşin batısında değil. (sayfasını not almamışım)
EVEEETTT!!!!
Haydi bu güzel kitapları edinin de bi solukta okuyun. Okuduktan sonra aşağıdaki yorum kutucuğuna da not düşmeyi unutmayın..
Şu an yine bir Jean - Christophe Grange kitabı okuyorum. "Taş Meclisi" çok iyi gidiyor. Bitirdiğim gibi blog sayfama ekleyeceğim..
Yorumlar
Yorum Gönder