(Bugün sizler için minik bir hikaye paylaşıyorum. Minik bir yanlışçının yanlış giden hikayesi.)
O kadar yanlış bir insandı ki, var oluşu bile yanlıştı.
Mesela hep yanlış yerde olurdu. Ama hep.
Sabahları yanlış evde uyanırdı. Evden çıkar, otobüse binerdi, hep yanlış otobüste bulurdu kendini sonra. İşe geç kalırdı haliyle. Zaten işi de pek yanlıştı.
Ofisteyken hep yanlış yapardı. Raporlarının toplamı hep yanlış çıkardı. İşten çıkardı, yanlış yatağa, yanlış sineye yatardı. Sabahları da yatağın yanlış tarafında uyanırdı. Üstelik saati de yanlış kurardı uyumadan önce. Hafta sonunu hafta içiyle karıştırırdı.
Yani kısacası yanlış olmuş, yanlış doğmuştu.
Şimdi böyle düşününce büyük ihtimalle annesiyle babası da yanlıştı. Bu kadar yanlışlığın içinde annesi babası niye doğru olsundu ki?
Okula da yanlışlıkla girmişti zaten.
Sonra da yanlışçı olarak mezun oldu.
Sonra ne zaman doğru bir şey yapsa, hep yanlış yapıyormuş gibi geldiği için, pek kaderciydi. Pişmanlık nedir bilmezdi, ne de olsa, ne yapsa yanlış oluyordu.
Böyle yaşamak çok kolaydı.
"Eğer bir yanlış yapacaksan bari onu doğru yap" demişti biri. Haklıydı.
*
(İzleyici olmayı unutmayın,beğendiğinizi umarak gözlerinizden öptüm.)
beğendim hem de çok :) Yüreğinize sağlık blogunuzu yeni keşfettim bundan sonra beni buralarda görebilirsiniz :) Dilerseniz bende sizi bloguma beklerim.Sevgiler
YanıtlaSilhttp://berikaningunlugu.blogspot.com.tr/
Çok memnun oldum, teşekkür ederim :)
SilÇok güzel hikaye, ellerine sağlık Özge :)
YanıtlaSilwww.emzirenanne.blogspot.com.tr
Teşekkür ederim :)
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=QrtydD2u1N0
YanıtlaSil